Misafirim var; Zekâi Tunca…

Nis 17, 2010 by

zekaituncaYediden yetmişe herkesin severek dinlediği, şarkıları ve güzel sesi ile kalplerimizde ayrı bir yeri olan bir Türk Sanat Musikisi sanatçısı misafirim. İsmi anıldığında, alışıla gelmişin tersine, hiçbir olumsuz haber ya da olayın akıllarımıza gelmediği, sevgimizin, saygımızın haklı sahibi Sayın Zekâi Tunca. 

Unutulmaz bestelerinin çoğunun sözleri kendisine ait. Bu çok özel, anlamlı şiirler, kendilerinin güzel sesi ve yorumuyla buluştuğunda ruhların dinlenmemesi mümkün mü?

Bu arada 2004 yılında yapılan ve son yılların en geniş kapsamlı yarışması olan “TRT Alaturka Beste Yarışması”nda almış olduğu birincilik ödülünden bahsetmemek olmaz. İki bin yedi yüz otuz yedi eser arasında güftesi de kendisine ait olan “Ben Sende Yaradanı Sevdim” adlı bestesi birincilik ödülüne layık görüldü. Velhasıl, O’nu keyifle dinliyoruz, başarılarıyla gurur duyuyoruz ve çok sevdiğimiz için daha yakından tanımak istiyoruz.

1. Daha önceki röportajlarınızın birinde, müziğe olan ilginizin daha ilkokul sıralarında başladığını okumuştum. Peki, Türk Sanat Musikisi’ni tercih edişiniz nasıl oldu, anlatır mısınız? Sizi destekleyenler oldu mu?

Z.T. : Türk Sanat Müziği olgunluk ve doyuruculuk bakımından, türler arasında ileri bir aşama olduğu için, birçok türde dinleyip söyledikten sonra ulaştığım ve kendimi bulabildiğim, ifade edebildiğim tür olarak, ben seçmeden beni seçen ve saran müziktir. Profosyonellikte getirisi, medyada yeri azdır. Yani ”bunda ekmek var” diye seçmiş değilim.

Bu aşamalara gelişimde, çocukluğumda Türkiye Radyo Postalarından Ankara Radyosu’ndan başka radyo dinleme şansımın olmayışının, o radyoda (Bu arada İstanbul ve İzmir Radyoları’nda) yapılan, denetimli, sanatsal ve akademik yayınların büyük katkısı olmuştur.

Genelleyecek olursak, özel televizyon ve radyolar öncesi kuşağının ortak beğenisi  ve ufku öyle oluşmuştur.  

Çevremin şarkı söylemeye teşvikinden başka, merhum Hikmet Taşan, Dr.Recai Özdil, Erol Sayan, Yıldırım Gürses çevresinden bir şeyler kapma gayretimin dışında, köklü bir destek gördüğüm söylenemez.

 2. Ailenizde müzikle ilgilenen tek kişi Siz misiniz?

Z.T. : Ailem tamamen müziğin dışında olduğu gibi, müzik dersinin bulunmadığı mesleki teknik okullarda okudum hep. 

3. Bize Türk Sanat Musikisi’nin tam olarak bir tanımını yapar mısınız? Ekranlarda izlediğimiz programlar, Türk Sanat Musikisi adı altında icra edilenler ya da Türk Sanat Musikisi sanatçısı olarak kendilerini tanıtanlar, özellikle de yani nesli düşünecek olursak, sanki biraz kafa karıştırıyor. Siz ne dersiniz?

Z.T. : Türk Sanat Müziği adı, bu müziğin kuralsal ve sistemsel yapısından gelir. Bu kurallar ve sistem, Batı Sanat müziğine paralel olarak bizde de yüz yıllar içinde oluşmuştur. Olmazsa olmazları vardır. İcra etmek için de, dinlemek için de, eğitim ve olgunluk ister(di) .Özel radyo ve televizyonların sistem ve kural zorunluluğu olmayan, her türlü müziğin, rekabetle yayını yarışında, özellikle gençlerin, çocukların kolayca algılayacağı ve tüketeceği bir market müziği ortamı, kendi sanatcısını(!) yaratmıştır. Bu arada temeli Türk Halk ve Sanat Müziği olan, bir müzik çeşidi bolluğunda, isim ve kavram kargaşası yaşanmakta. Tabi ki sanatcı kavramı kargaşası da.

En hazini de maaşını Halk ve Sanat müziği sanatcısı kadrosundan alan, memur sanatcı kardeşlerimiz, en göz önünde programlarda, pop, arabesk, fantezi müziklere hizmet etmekteler.

4. “Sanat müziğinde ve halk müziğinde bir edep vardır ” şeklinde bir cümlenizi okumuştum ve çok hoşuma gitmişti. Biraz daha açar mısınız bu cümleyi?

Z.T. : Müzik kanallarını izlerseniz bu fark görülür. Giyimden, kuşamdan, pornoğrafiye kaçan kliplerden, sahnedekilerin bağırış çağırışından, izleyenlerin taşkınlıklarından. Bazı tür müziklerin konserlerinde kavga döğüş, kırıp dökmelerden, tabanca, bıçak, jiletten farkı görürsünüz. Türk Sanat Müziği ortamlarında böyle şeyler göremezsiniz. 

Müziğin türünden, dinleyici profilini, adamın tipinden, davranışından ne tür dinleyeceğini çıkarabilirsiniz. 

5. İleri ki günlerde, Sizi daha fazla televizyonda görme, dinleme şansımız olabilir mi? Gündeminizde olan projelerden bahsetmeniz mümkün mü?

Z.T. : Televizyonlarda olup olmamak bizim seçimimiz değil. Bu büyük ölçüde magazinsel yaşamaya bağlı. Bazı kültür ve sanat hassasiyeti olan televizyonlarda, ortalama haftada iki kez gözüktüğüm halde, sokakta vatandaş,”müziği niçin bıraktınız” diye sorabiliyor. O da haklı, karşımızda onlarca dizi, yemek programı, evlendirme programı, yarışma var tabi.

Pek proje adamı değilim, yönümü genelde duygularım çiziyor. 

6. Geçen zamana baktığınızda, bugün yapmadığınıza pişman olduğunuz bir şey var mı?

Z.T. :  Israrlara rağmen yapmadığıma sevindiğim şeyler var; TRT den ayrılıp, serbest müzik piyasasına (Kurtlar sofrasına) atlamamak gibi. Satmak adına, göğsümü kabartmayacak ticari prodüksiyonlar yapmamak gibi. 

 7. Bir gününüz nasıl geçer? Ne kadar çalışırsınız? Uykuya ne kadar zaman ayırırsınız? Televizyonun bu tablodaki yeri nasıldır?

 Z.T. : Günlük bir hayat şablonum yok, çok yer değiştirmekten dolayı. Uykum, geceli gündüzlü yolculuklara, programlara bağlı. Radyo, Tv, sahne programlarının belli bir düzeni yoktur.

 8. “Hayat” desem, hakkında neler söylersiniz?

 Z.T. : Hayat: hak olduğu kadar görevdir de. Hem iyi bir şeyler bırakmak için, hem güzel ve onurlu yaşamak için, ziyan edilemeyecek kadar değerli.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bunu beğendiniz mi? O halde paylaşın:

Related Posts

Share This

5 Comments

  1. pınar

    ben çok severim zekai tuncayı çok sevindim sitende görünce.selamlar

  2. emre

    Zekai Tunca’yı ben de gerçekten çok severim.

  3. tulay

    Kendisinin yeri gerçekten çok ayrı. Begenerek dinliyoruz cok degerlı bestelerini. Burada da görmekten çok mutlu olduk. Başarılarının devamını diliyoruz.

  4. Editör

    Bence çok değerli bir insan…

  5. reha

    Zekai Tunca’yı çok severek dinlerim. Selamlar.

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.