Eski Zamanlar

Oca 4, 2010 by

Geçenlerde ‘1980 Yıllarında Çocuk Olmak’ diye bir yazı dolanıyordu. Çok hoşuma gitmişti. Kim derlemiş toparlamış bilmiyorum ama tebrik ediyorum ve aşağıya maddeler halinde sıralıyorum.
Eskiye olan özlemimiz hiç bitmeyecek galiba. Eski dediğim benim için de 80’li yıllar, yani çocukluğum. O zamanlar hoşuma gitmeyen şeyleri bile şimdi çok özlüyorum. Örneğin Pazar akşamlarını, özellikle de kış aylarını. Çoğu insanda Pazartesi sendromu vardır ya, bende biraz daha erken başlayan Pazar akşamı sendromu var. Hava karardı mı benim de içim kararır. Pazartesi gününün sıkıntısı sarar dört bir yanımı. Sanki okula değil de daha önce hiç gitmediğim bir yere gidecekmişim gibi gelir her Pazartesi sabahı. Okul bittikten sonra, işe giderken de değişmedi bu durum.

O günleri yâd etmeye aslında Cumartesilerden başlayabilirim. Resim gözümün önüne geldi bile: Soğuk bir ortama gözümüzü açıyoruz. Yataktan çıkmak hayli cesaret istiyor. Kahvaltı hazırlanana kadar Mickey Mouse, Donald Duck gibi zamanın en popüler çizgi filmlerini seyrediyoruz. Bu arada soba, annemiz tarafından sabah kalkar kalkmaz tutuşturulmuş olduğu için, oturduğumuz ve içinde soba kurulu tek ortam olan oturma odası ısınmaya başlamıştır. Sobanın üzerinde kızartılmış ekmeklerin kokusu ve o ekmeklerle yapılan kahvaltının tadı unutulur gibi değil. Unutulacak gibi olmayan bir şey daha var o zamanlardan kalan. O da maç anlatan TRT spikerinin sesi.

Pazar günü de hava kararana kadar aynı güzellikte geçer. Havanın kararması ile birlikte annemin çamaşır kurutma ve kuruyan çamaşırları toparlama telaşı zirveye ulaşmıştır. Sinir katsayısı da. Aksi gibi babamın rahatlığı dikkat çekicidir. TRT spikerinin mesaisi devam ediyor tabii. Karanlığın ilerleyen dakikalarında annem bizi yıkar. Yıkanmamızın hemen akabinde, kızarmış yanaklarımızla ısınmak üzere sobanın kenarındaki yerimizi alırız. Annem de ütü yığının eritmek üzere yerini almıştır. Benim dünyamsa çoktan kararmıştır. Fonda kâh stadyumun uğultusu, kâh maç anlatan spikerin heyecanlı sesi kâh da annemin hatırlatmaları vardır: “ Haydi, çantanı kontrol et kızım, okuma-anlatmanı tekrarla kızım”.

Ne tatlı günlermiş. Her anımız çok kıymetli. Zamanı gelince işte böyle çıkıveriyor karşımıza. Hani derler ya ” Şikâyet etme, sonra bu günlerini çok ararsın.” diye. Gerçekten de öyle, çok aranıyor geçen zaman yeri geldiğinde, değerini bilmeli.

1980 Yıllarında Çocuk Olmak

* ‘ UYKUDAN ÖNCE ‘ MASAL PROGRAMINI ADİLE NAŞİT ‘TEN DİNLEMEK DEMEK…
* HE-MAN, SHE –RA, HEİDİ DEMEK…
* OKULA SİYAH ÖNLÜKLE GİTMEK DEMEK…
* EDİİİİ MÖRFİİİİİ HUUUUU ŞÖRLİİİİ MAKLEYNNNN HUUUU DEMEK…
* SİNEK İLACI ARABALARININ BIRAKTIĞI BULUTUN ARKASINDAN DELİ GİBİ KOŞMAK DEMEK…
* PAZAR GÜNLERİ ANNELERİN ÇAMAŞIR YIKAMASI VE BÜYÜK TEMİZLİK GÜNÜ DEMEK…
* VE PAZAR GÜNLERİ ZORLA BANYO YAPMAK DEMEK… ERKEN YATMAK DEMEK…
* TELEVİZYONUN SESİNİ AÇMAK VE KANALLARI DEĞİŞTİRMEK İÇİN BİN KERE KALMAK VE ÜSTÜNDEKİ DÜĞMELERE, BASMAK DEMEK…
* BİRBİRİMİZİN HATIRA DEFTERİNE YAZI YAZMAK DEMEK…
* ’SEVİYORUM AMA KİMİ’ DİYE BAŞLAYAN MANİLER YAZMAK DEMEK…
* DANTEL YAKA YA DA BEZ YAKA TAKMAK DEMEK…
* LEBLEBİ TOZU ÇEKERKEN ATLATILAN ÖLÜM TEHLİKELERİ DEMEK…
* BAYRAMLARDA MAHALLEYE DAĞILIP ŞEKER TOPLAMAK DEMEK…
* MÜSAİTSENİZ ‘ANNEM SİZE GELECEK’ DEMEK…
* TRT’NİN YAYIN AKIŞI BİTİŞİNDE İSTİKLAL MARŞINI DİNLEMEK… HATTA TİZ BİİİİİİİP SESİ ÇIKANA KADAR TV KAPATMAMAK DEMEK…
* GORBOÇOV ‘UN KAFASINDAKİ KIRMIZI LEKEYİ MERAK ETMEK DEMEK…
* BEN YAPINCA ZATEN ALIYORUM SATIŞ FİŞİ REPLİKLERİNİ EZBERLEMEK DEMEK…
* BARIŞ MANÇO’NUN ADAM OLACAK ÇOCUK PROGRAMINI KAÇIRMAMAK DEMEK…
* APARTMAN ÇATISINA 5 MT.LİK ANTEN TAKAN BABANIZIN SİZİ TELEVİZYONUN KARŞISINA OTURTMASI.. VE ÇATIDAN OLDU MUUU DİYE BAĞIRIP ANTENİ AYARLAMAYA ÇALIŞMASI DEMEK…
* OYUNUN EN GÜZEL YERİNDE ANNENİZİN SİZİ BAĞIRARAK EVE ÇAĞIRMASI DEMEK…
* HAFTA SONLARI ERKEN KALKIP ÇİZGİ FİLM İZLEMEYİ HEVESLE BEKLEMEK DEMEK…
* ’BİR BAŞKA GECE’ EN SEVİLEN VE TEK BİLİNEN EĞLENCE PROGRAMI DEMEK…
* ÇİKOLATA RENKLİ SANATÇIMIZ’ SÖZÜNÜ SÖYLEYEN SEZEN CUMHUR ÖNAL’I BİLMEK DEMEK…
* KASETİ BAŞA YÂDA İLERİ ALMAK İÇİN, KASETİN DELİĞİNE KALEM SOKUP HAVADA ÇEVİRMEK DEMEK…
* TELEFON GÖRÜŞMELERİNDE JETON KULLANMAK DEMEK…
* ÇUKOLATA YA DA SAKIZ KÂĞIDINDAN ÇIKAN KIRIŞMIŞ FOLYO KÂĞIDINI TIRNAĞINLA YÂDA PARAYLA DÜZLEŞTİRMEK DEMEK…
* YALAN RÜZGÂRI SEYRETMEK AMA ANLAYAMAMAK DEMEK…
* ONYÜZ BİN BALONCUK YUTTUM… DEMEK…

Bunu beğendiniz mi? O halde paylaşın:

Related Posts

Share This

2 Comments

  1. Canım arkadaşım,

    Seninle sohbet etmenin tadına yazdıklarını okurken de vardığımı farkettim.Her zamanki gibi yaratıcı benzetmelerin ve eğlenceli tanımlamalarınla yazdıklarını okumak da seninle sohbet etmek kadar keyifli.

    Dört gözle devamını bekliyorum yazılarının.
    Sevgilerimle

  2. melahat

    Masaallah ne kadar hos bir uslupla yazmissin Bu yaziyi her okuyan kendinden birseyler bulacak eminim.Ellerine yuregine saglik. Selam ve sevgiler

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.