Ümitvâr
Daha önce üzerinde çalışılmaya
başlanmış ama yaşanan bir takım aksiliklerden sonra
yarım kalmış bir tuval olarak bir köşede beklemekteydi.
Bir akşam onu elime aldım ve uzu uzun baktım.
Böyle yarım kalamazdı, çöp de olamazdı.
Çayımı içerken zemini kapatmaya başladım,
gördüğünüz şekilde ve tamamen gelişi güzel,
içimden geldiğince kapattım.
Kapanınca da üzerine ümitvâr yazdım.
Sonuçta ümitvârdım.
Olmuştu!
Bakınız, işte karşınızda ‘ümitvâr’!
Bazen masanın üzerine koyuyorum onu,
bazen de kütüphaneye; nerede görmek istersem oraya,
ihtiyaca göre.
Şimdi de burada!